Dünyadaki çatışmalarda son 50 yılda 60 milyon insan öldü



Dünyadaki çatışmalarda son 50 yılda 60 milyon insan öldü

Dünyadaki çatışmalarda son 50 yılda 60 milyon insan öldü

H. SALİH ZENGİN

Gözlerimiz Ortadoğu'da ancak dünyanın birçok bölgesi yanıyor. Hali hazırda 80'den fazla bölgede çatışma ve savaş var. Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Kemal İnat, 'Avrupa Birliği uzlaşma için dünyaya bir model olabilir' diyor

Dünyanıngözü kulağı Irak'ta yaşanan çatışmalara çevrilmiş durumda. Her gün Suriye'den ve Irak'tan gelen çatışma haberleri, intihar saldırıları, kurşuna dizilme görüntüleri tüyler ürpertiyor. IŞİD Örgütü'nün bölgedeki hakimiyeti herkesin neredeyse birinci gündem maddesi. Gözlerimiz Ortadoğu'da ancak dünyanın birçok bölgesi yanıyor. Şu an 80'den fazla bölgede milliyetçilikten, din ve mezhep ayrılığından, sınıfsal farklılılardan ve ekonomik çıkarlardan kaynaklanan savaş yaşanıyor. Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü ve aynı zamanda SETA İstanbul araştırmacısı Prof. Dr. Kemal İnat bu çatışmalar sonucu her yıl bir milyondan fazla insanın öldüğünü söylüyor. Yani son 50 yılın dünyaya faturası 60 milyon ölü!.. Ortadoğu'daki çatışmaları merkeze alarak perspektifimizi dünyaya çevirelim istedik ve Kemal İnat ile savaşların nedenini ve nasıl aşılacağını konuştuk. İnat'ın önerisi şu: "Ortadoğu'ya ve dünyada barış sağlamak için AB model olabilir." İnat'ın algı değişikliği önerisine ben de 'Çay yap, savaş yapma' yazılı tişörtümle destek verdim.

- Gözümüz Irak'taki çatışmalarda ama şu an dünyanın kaç yerinde çatışma ya da savaş var?

Onlarca çatışma bölgesi var, 80'i bulur. Tabii bunların yanında uluslararası literatürde geçen 'dondurulmuş sorunlar' diye bir kavram var. Mesela Ermenistan ile Azerbaycan arasında sıcak bir çatışma yok. Bosna Hersek de böyle. 1995 Dayton Antlaşması oradaki sorunu dondurdu ama soruna çözüm getirmedi. Bu şekilde dondurulmuş olan sorunlar çeşitli zamanlarda her an patlayabilir. Böyle 15-20 bölgeden söz edilebilir.

ÇATIŞMALARIN YÜZDE 70'İNİN NEDENİ ETNİK

- Dünyanın büyük bölümünde süren çatışmaların temel sebepleri neler?

- Milliyetçilik ve etnik farklılıklar, dinsel-mezhepsel, sınıfsal ve ekonomik-çıkar farklılaşmaları çatışmaların temel sebepleri. - Çatışmalara yol açan en büyük etken nedir?

- Etnik ve milliyetçilikten kaynaklanan farklılıklar çatışmaya yol açıyor. Dünyadaki çatışmaların yaklaşık yüzde 70'i bundan kaynaklanıyor.

- Yanıbaşımızdaki coğrafyada yaşanan çatışmaların temelinde tek bir sebep yok değil mi?

- Çatışmalarda bazen milliyetçilik ve mezhepsel çatışmaların iç içe geçtiğini görebiliriz. Çatışma tarafından birisi olan Kürtleri etnik olarak ayrıştırıyoruz. Kürtlerin Sünni olması çatışma faktörü değil. Arapların bir kısmının Sünni, bir kısmının Şii olması çatışma faktörü. Türkmenlerin etnik aidiyeti de çatışmanın bir parçası.

- Bu farklılıkların çatışmaya dönüşmesini engellemek mümkün değil mi?

- Bunun örneğini aslında Avrupa'nın geçmişinde görebiliriz. Avrupa'nın tarihinde mezhep savaşları, din savaşları, Almanya ile Fransa arasında olduğu gibi etnik çatışmalar, komünizm-liberalizm- kapitalizm arasındaki sınıfsal çatışmalar yoğun yaşanmış. Şu an ise Avrupa Birliği diye bir yapı var ortada. Aralarındaki en büyük çatışma olan 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurdukları sistemin 60 küsur yıldır Avrupa'yı çatışmadan uzak tuttuğunu görüyoruz. - Bu çatışmasızlık 'dondurulmuş bir sorun' mudur, halledilmiş bir sorun mu?

- Halledilmiş bir sorun. Ama tekrar sorun olma ihtimali her zaman vardır. Hiç sorun yaşanmamış bir bölgede de sorun çıkabilir.

- Bu başarıdaki en büyük pay ne?

- Algı!.. Birbirlerine karşı olumsuz algıyı tamir ettiler. Ortadoğu'da yaşanan çatışmanın en büyük nedeni farklılaşan algılar. Politikacılar halkları anlaşmaya ve uzlaşmaya hazır hale getirdi.

- Peki son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yükselişe geçen ırkçı partiler bu algının kırılmaya başladığını göstermiyor mu?

- Yükselmiş olsalar bile bugün parlamentoda yüzde 20 civarındalar. Yüzde 80'i Avrupa bütünlüğüne ve birleşmesine destek veren partilerden oluşuyor. Irkçılığın artışı yüzde 50'lere doğru giderse yeniden geçmişinde gördüğümüz çatışmalara sahne olabilir. Oradaki çatışmalar dünyanın başka yerindekilere benzemiyor, çok yıkıcı olabiliyor. 1. ve 2. Dünya Savaşları bunun birer örneği.

- AB modeli Ortadoğu için bir model olur mu?

- Türkiye-Yunanistan ilişkileri çok problemli iken, 1999 depreminde iki ülkenin birbirine yardım ekipleri göndermesi ve medyanın algıyı olumlu yönetmesiyle hızlı bir algı değişimi oldu.

- Ortadoğu için bir deprem mi beklemeliyiz?

- İnşallah Ortadoğu'da son beş yıldır yaşanan felaketler öyle bir deprem etkisi doğurur da buraların halkları da Avrupa gibi uyanır. Dışişleri Bakanımızın kullandığı 'barış havzası' diye bir kavram var. Halen çatışma olan Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasları içeren bir ideal bu. Kazan-kazan ilişkisiyle bu yapılabilir. Türkiye, konjonktürde buna müsaade ettiği için başarılı oldu.

* Bu mülakat Sabah Gazetesi 22 Haziran 2014 tarihinde yayınlanmıştır.





Powered by proGEDIA