Trump’ın Amerikası

Prof. Dr. Kemal İnat | Görüş & Analiz | 23 Ocak 2017, Pazartesi


Trump’ın Amerikası

Donald Trump Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık koltuğuna oturdu. Gerek Amerika içerisinde gerekse Washington’un Batılı ortaklarının büyük bölümünde bu gelişmenin önemli bir huzursuzluk ve endişeye yol açtığı biliniyor. Amerika içerisinde olduğu gibi, Batı dünyasının diğer bölgelerinde de bu endişelerini açıkça dile getirenler var. Ancak bazı “endişeliler” memnuniyetsizliklerini gizlemeyi ve artık birlikte çalışmak zorunda olacakları yeni Amerikan başkanını rahatsız etmemeyi tercih ediyorlar.

Bu endişelilere karşılık Batı dünyası içerisinde Trump’ın başkanlığına çok sevinenler de var. Yeni Amerikan başkanının Müslümanlara ve mültecilere karşı açıklamalarından büyük memnuniyet duyan Avrupa’daki yabancı düşmanları Trump’la yakın çalışma içerisinde olacakları günleri iple çekiyorlar. Kendilerinin de Avrupa’da iktidar olabilmesi için Trump’ın estirdiği popülist rüzgârdan paylarına düşeni alma kaygısı içerisinde yabancı karşıtı söylemlerini yoğunlaştırdılar. Ülkesindeki Amerikan büyükelçiliğini Kudüs’e taşıyacağını açıklayan Trump iktidarında ABD’nin sonsuz desteğine sahip olacağını düşünen İsrail de yeni Amerikan başkanının göreve başlamasından en mutlu olan kesimlerin başında geliyor.
Batı dışı dünyada Trump’ın başkanlığının nasıl algılandığına gelince, Obama döneminde ABD’nin terör örgütleri ve darbecilere yönelik desteği nedeniyle büyük zorluklar yaşayan Türkiye gibi ülkelerde “bekle gör” yaklaşımı hâkim. Buna karşılık Meksika, İran ve Çin gibi ülkeler doğrudan yeni Amerikan başkanının sert eleştiri ve suçlamalarına maruz kaldıkları için tedirginlik içerisindeler.
Peki, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğu ABD’nin dünya siyasetini ve ekonomisini etkileme kapasitesi ne kadardır?
Bu sorunun cevabını verebilmek için ekonomik ve askerî gücün temel göstergeleri açısından ABD’nin diğer küresel aktörlerle karşılaştırılmasının yapılması gerekir. Ekteki tabloda da görüldüğü gibi, ABD hâlâ dünyanın en büyük askerî ve ekonomik gücüne sahip devlet olarak öne çıkıyor.
Avrupa ülkeleri ve Rusya ile karşılaştırıldığında 2008/2009 dünya ekonomik krizinin etkilerini hızla atlatan Amerikan ekonomisi 2010’lu yıllarda büyümesini sürdürürken, Yunanistan, İspanya ve İtalya gibi üyelerinin ekonomik zayıflığı nedeniyle bu krizin etkilerini hâlâ üzerinden atamayan bir Avrupa Birliği ile karşı karşıyayız. Bu dönemde güçlü Amerikan doları karşısında GSYH rakamları ciddi oranda küçülen Avrupa ülkelerinin yanında, Rusya’nın da petrol fiyatlarında yaşanan düşüş ve Ukrayna ve Suriye savaşlarının maliyetlerinin etkisiyle ABD karşısında benzer bir ekonomik zayıflık içerisine girdiği görülmektedir.
Buna karşılık ekonomik açıdan zor geçen bu dönemde Çin’in hızlı büyümesini sürdürdüğü ve ABD’nin ekonomik üstünlüğüne karşı en büyük rakip olma özelliğini devam ettirdiği görülüyor. Son yıllarda Amerikan ekonomisinde yaşanan yaklaşık yüzde 2 oranındaki büyümeye karşı Çin’in ekonomik büyümesi yüzde 7-8 civarında oldu. 2015 yılında 546 milyar dolar dış ticaret fazlası veren Çin’in aynı dönemde 803 milyar dolar dış ticaret açığına sahip olan ABD’ye göre dış ticaret yapısı açısından ciddi bir üstünlüğe sahip olduğunun da altını çizmek gerekir. Yine kamu borçları GSYH’sının yüzde 106’sına ulaşan ABD’nin, dünya üretiminin dörtte birini yapsa da artık eski ekonomik hegemonyasını kaybettiğini söyleyebiliriz. Bu durum Amerikan yönetimini Çin, Japonya ve Almanya gibi ekonomik güçlerle uyum içerisinde çalışmaya zorlayacaktır.
Askerî açıdan bakıldığında da, Amerika’nın askerî hegemonyasının gerilediği görülüyor. 10 yıl önce dünya askerî harcamalarının yaklaşık yarısını yapan ABD’nin askerî harcaması artık dünyanın üçte biri oranına düşmüştür. Washington’un, Obama döneminde Rusya’ya Avrupa ve Orta Doğu’da fazla alan açan politikası hâlâ dünyanın en büyük askerî gücüne sahip ülkesi olsa da ABD’ye yönelik güveni ciddi oranda sarsmıştır.
Trump ekonomik ve askerî açıdan güçlü bir Amerika devralsa da, gerek Çin, Rusya ve Japonya gibi devletlerin güçlü yapıları ve gerekse Batı dünyası içinde kendisine karşı oluşan muhalefet dikkatli davranmasını zorunlu kılıyor.
21.01.2017 Türkiye Gazetesi




Powered by proGEDIA