Irak Kürtleri şimdi daha mı huzurlu?

Prof. Dr. Kemal İnat | Görüş & Analiz | 30 Eylül 2017, Cumartesi


Irak Kürtleri şimdi daha mı huzurlu?
Büyük tepkilere ve tartışmalara rağmen Kuzey Irak’ta bağımsızlık referandumu yapıldı.
İran, hava sahasını Kuzey Irak’tan yapılan uçuşlara kapatıp kendisi de bu bölgeye yönelik uçuşlara son verdi.
Türkiye de benzer bir adım attı ve Türk Hava Yolları, Pegasus ve AtlasGlobal Erbil ve Süleymaniye’ye yönelik uçuşları durdurma kararı aldı.
Irak merkezî hükûmeti de uluslararası hava yolu şirketlerinin IKBY bölgesine yönelik uçuşlarını durdurmalarını talep etti. Bu kararlarla birlikte Kuzey Irak’ın dünya ile hava bağlantısı kesilmiş oldu.
IKBY bölgesiyle kara sınırlarının kapatılması ise gündemdeki diğer yaptırımlardan birisi gibi görünüyor. Aynı şekilde Erbil’in Türkiye üzerinden petrol satışının sona erdirilmesi de beklenen yaptırımlar arasında yer alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Irak petrolünün satışıyla ilgili Türkiye’nin kilit pozisyonuna vurgu yapan konuşmalarını hatırlayalım.
Peki, Türkiye, İran ve Irak yönetimleri IKBY yönetimini yaptırımlar yoluyla dize getirebilirler mi?
Bağdat, Tahran ve Ankara’nın referandum sürecinde birbirine yakınlaşması ve ortak hareket etmesi Barzani yönetiminin bu üç başkentle ilişkilerinde çok dikkatli olması gerektiğini gösterdi. Üç ülkenin IKBY konusunda ortak hareket etmeyi sürdürmesi Irak Kürdistanı’nın istikrarsızlığa sürüklenmesine ve mevcut özerk statüsünü korumakta bile zorlanmasına yol açabilir.
Referandumun Kuzey Irak halkı açısından başka ne gibi sonuçları olduğu sorusuna verilmesi gerekli cevaplardan biri de, Kerkük gibi tartışmalı bölgelerdeki silahlı çatışma riskini çok artırdığı gerçeğidir. Nüfus dengeleri ve zengin doğal kaynakları nedeniyle hem Irak merkezî yönetiminin hem de Erbil’in kontrol altında tutmaya çalıştığı bu bölgelerde başlayacak çatışmaların genişleyip bütün Irak’ı yeni bir iç savaşa sürüklemesi ihtimali de çok yüksektir.
Bu durumda yazının başlığında sorduğumuz sorunun cevabını şu şekilde vermek gerekiyor:
Referandum nedeniyle dünya ile hava yolu bağlantısı kesilen, kara yolu bağlantısı kesilmesi ve en önemli gelir kaynağı olan petrol satışının durması ihtimali çok yüksek olan ve Bağdat yönetimiyle silahlı çatışma riski artan Irak Kürtleri referandum öncesine göre şimdi kesinlikle daha huzursuz. İlerleyen günlerde yaptırımların etkisi daha fazla hissedilmeye başlandığında bu huzursuzluğun daha da artacağını söylemek gerekiyor.
Peki, Barzani yönetimi neden kendi halkına huzursuzluk getirecek böyle bir yola girdi?
IKBY için bağımsızlık şartlarının gerçekten oluşup oluşmadığı sorusu bir tarafa, Barzani’nin siyasi geleceği açısından bağımsızlık referandumunun yapılması zorunlu hâle gelmişti. KYB, Goran ve diğer muhalif partiler tarafından sıkıştırılan ve başkanlığı sorgulanan Barzani, bağımsızlık yolunda önemli bir adım atan bir lider olarak kaybolan karizmasını tamir etmeye çalışıyor.
Bu noktada Tahran ve Bağdat’ın, Türkiye’ye yakın duran Barzani’ye karşı muhalifleri desteklemek suretiyle dolaylı olarak onu referandum adımını atmaya zorladığı tespitini de yapmak gerekiyor. IKBY siyasetinde liderliği sorgulanan Barzani ve KDP, bu liderliğini yeniden inşa etmek için bağımsızlık konusunda belki daha sonra atmayı düşündükleri adımlarını öne çekmiş görünüyorlar.
Ekonomik olarak dışa bağımlılığının bu kadar yüksek olduğu ve tartışmalı bölgelerdeki otoritesini henüz sağlamlaştıramadığı bir dönemde bu referandumu gerçekleştirmesi bağımsızlık konusunda Barzani yönetiminin elini zayıflatıyor. Böyle zayıf bir konumdayken atmış olduğu bu adım sonrasında bölgenin istikrarsızlığa sürüklenmesi, KDP’nin otoritesini daha da sarsıp iktidarı kaybetmesine yol açabilir.
Ayrıca, PKK konusunda Türkiye’yi tatmin edecek adımlar atılmadan referandumun gündeme gelmesi Ankara’nın tepkisinin bu kadar sert olmasına yol açtı.
Sonuç olarak IKBY yönetiminin, ekonomik olarak Türkiye ve İran’a bu kadar bağlı olduğu bir dönemde, topraklarının bir kısmında egemenliği bir terör örgütü olan PKK ile paylaşırken, tartışmalı bölgeleri de dâhil edecek şekilde bu referandumu gerçekleştirmesi bölgedeki güç dengeleri açısından yersiz ve zamansız olmuştur. Referandumun zamanlaması bölgenin güç dengelerine göre değil, Barzani ve KDP’nin ihtiyaçlarına göre ayarlandığı için IKBY için sonuçlarının olumsuz olması ihtimali kuvvetlidir.
Zamanlamasının yanlış olması tespiti bir yana, zaten gereğinden fazla parçalanmış olan Orta Doğu’da yeni bir devletin kurulmasını amaçlayan bu referandumun hiçbir zaman yapılmaması daha doğru olurdu.




Powered by proGEDIA