Soğuk Savaş’ın Geri Dönüşü

Prof. Dr. Kemal İnat | Görüş & Analiz | 23 Şubat 2019, Cumartesi


Soğuk Savaş’ın Geri Dönüşü

Nükleer silahsızlanma anlaşmalarının iptal edilmesi, küresel güçlerin “arka bahçeleri” olarak gördükleri bölgelere yönelik doğrudan müdahalelerinin artması ve ekonomik alanda korumacı bir döneme doğru hızla gidilmesi dünyanın yeni bir Soğuk Savaş dönemine hazırlandığının göstergeleri.

Bu Soğuk Savaş’ın önceki dönemde olduğu gibi, iki kutuplu mu yoksa çok kutuplu mu olacağı henüz belli değil.

Ancak geçiş döneminin tek süper gücü olan ABD’ye gerek ekonomik, gerekse askerî açıdan en büyük meydan okumanın Çin’den geldiği açık.

Her ne kadar ABD’nin çekileceğini duyurduğu Orta Menzilli Nükleer Güçler (INF) Anlaşması, 1987 yılında Sovyetler Birliği ile imzaladığı bir anlaşma olsa da, Washington’un bu kararında sadece Rusya’nın tutumu rol oynamıyor.

Amerikan yönetimi, söz konusu anlaşmayı sorunsallaştırarak Çin, Hindistan ve İran gibi ülkelerin geliştirdiği orta menzilli balistik füzelerin de anlaşma kapsamına alınmasını ve imha edilmesini istiyor.

Soğuk Savaş’ın en temel özelliklerinden biri olan silahlanma yarışının günümüzde de, nükleer sınırlandırma anlaşmalarının iptal edilmesine varacak kadar, devam ettiği görülüyor. ABD’nin Trump yönetimiyle birlikte askerî harcamalarını yeniden yoğun bir şekilde artırdığı, Çin’in askerî harcamalarda yavaş yavaş ABD’ye yaklaşmaya başladığı, Rusya’nın ise sürekli olarak karşı tarafın savunma sistemlerini etkisiz kılacak yeni silahlar geliştirdiğini duyurduğu bir döneme girdik.

Yeni Soğuk Savaş’ın en önemli aktörlerinden biri olan Çin’in önemli güç unsurları açısından ABD’yi dengeleyebilecek bir ülke hâline geldiği görülüyor. Nominal GSYH ve askerî harcamalar açısından hâlen ABD’nin gerisinde olmasına rağmen, Satın Alma Gücü Paritesine göre GSYH ve ihracat rakamları açısından çoktan birinci sıraya yerleşmiş durumda. Bunların yanında Çin, kalabalık nüfusunu da bir güç unsuruna dönüştürebilen sayılı ülkelerden biri.

ABD ve Çin'im Güç Karşılaştırması

Rusya, sahip olduğu nükleer silah potansiyeliyle, hâlen askerî açıdan ABD’yi dengeleyen en büyük güç olmasına rağmen, uzun zamandır Rusya’nın üç katından fazla askerî harcama yapan Çin’in yakın zamanda Moskova’nın bu rolünü de devralması bekleniyor.

Bütün işaretler yeni Soğuk Savaş’ın büyük ölçüde ABD ile Çin arasında yaşanacağını gösteriyor. Ancak Avrupa, Rusya ve Hindistan gibi aktörlerin bu mücadelede takınacakları tavır da rekabetin seyrini belirleyecek.

Önceki Soğuk Savaş döneminde Washington’un, Avrupa ve Asya’nın güçlü ekonomilerini yanına alması mücadelenin Sovyetler Birliği aleyhine sonuçlanmasında temel rolü oynamıştı. Şimdi sloganı “America first” olan Donald Trump’ın küstürdüğü müttefiklerinin yeni Soğuk Savaş’ta ne kadar ABD’nin yanında olacağı sorgulanıyor.

ABD ile birlikte uzun zamandır yürüttükleri Atlantik ortaklığını geliştirerek Asya’dan gelen meydan okumaya karşı durmayı planlayan Avrupa için Donald Trump’ın Amerikan Başkanı olması büyük bir hayal kırıklığı oldu. Bu yüzden Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda, yeni Soğuk Savaş döneminde nasıl pozisyon alacakları konusunda kararsız ve endişeliler. 2020’deki seçimlerde Amerika’da Obama gibi Atlantik ittifakını önemseyen bir başkanın kazanmasını arzu ediyorlar.

Avrupalıların yaşadığı ikilemin benzerini Japonya’nın da yaşadığını söyleyebiliriz. Aralarındaki tek fark, coğrafi yakınlığından dolayı Japonya’nın Çin’i Avrupalılardan daha büyük bir tehdit olarak algılaması.

Rusya ve Hindistan’ın durumuna gelince, her ikisi de aslında sınırdaş oldukları ejderhanın büyümesini kendileri için potansiyel bir tehdit olarak görüyorlar. Ancak Batı’nın Soğuk Savaş sonrasında Rusya’nın nüfuz alanına doğru genişlemesi, Moskova’nın Batı’ya yanaşma çabalarını sona erdirmesine yol açtı. Bu durumda Rusya’nın, sahip olduğu nükleer silahların yardımıyla bağımsız bir aktör olarak kalmaya çalışacağı, ekonomik açıdan ise Çin ile daha yakın bir ilişki arayışında olacağı tahmin edilebilir.

Sınır sorunlarına sahip olduğu Çin’i askerî bir tehdit olarak gören Hindistan’ın ise; Pekin’den bu algısını değiştirecek ciddi bir adım gelmezse, ABD’ye daha yakın olacağı bekleniyor.

Türkiye de kendisini yeni Soğuk Savaş’a hazırlamalı.

[Türkiye, 23 Şubat 2019]





Powered by proGEDIA