Rusya, Suriye’den çekilebilir mi?

Prof. Dr. Kemal İnat | Görüş & Analiz | 13 Aralık 2017, Çarşamba


Rusya, Suriye’den çekilebilir mi?
Rusya Devlet Başkanı Putin’in pazartesi günü gerçekleştirdiği kısa Suriye ziyaretinde, Rus ordusuna Suriye’den çekilme talimatı verdiği medyada geniş bir yer buldu.
Lazkiye yakınlarındaki Hmeymim Hava Üssünde bu açıklamayı yapan Putin, askerlerine “Sizler galipler olarak vatanınıza, ailelerinize ve dostlarınıza dönüyorsunuz” şeklinde hitap ederek Suriye Savaşının Rusya açısından ne anlam ifade ettiğini de göstermiş oldu. Bu açıklamalara göre, bu savaş da, Gürcistan ve Ukrayna/Kırım savaşları gibi yakın dönem Rusya zaferleri arasına yazılmış oluyor.
Peki, gerçekten de Rusya, Suriye Savaşının galibi olarak artık askerlerini çekebilir mi?
Putin Suriye’den zaferle çekilmekten bahsediyor, ancak herkes Suriye meselesinin henüz sonuçlanmadığını görüyor.
Bunu Beşar Esad da gayet iyi biliyor ki, her buluşmalarında “beni bırakma” der gibi Putin’e sıkı sıkı sarılıyor.
Esad’ın Rusya’nın çekilmesi konusunda endişelenmesine gerek olmadığını da herkes biliyor. Zira Rusya’nın Suriye’den çekildiği falan yok. Moskova, 1950’lerden beri Suriye ile kurduğu ittifak ilişkisini Tartus ve Hmeymim üsleriyle sürdürmeye kararlı.
Putin’in çekilmekten bahsetmesi ise, “buradaki savaşı kazandık ve askerlerimizin çoğunu çekiyoruz” mesajını vermek içindi. Bu mesaj hem dış hem de iç kamuoyuna yönelikti. 2018 Rusya’da başkanlık seçimleri yılı ve Putin doğal olarak “zaferlerinin” bu seçimleri kazanmasına yardım etmesini istiyor.
Peki, Suriye Savaşının Rusya tarafından kazanıldığını söyleyebilir miyiz?
Savaşın şimdiye kadarki seyri, Rusya’nın en büyük kazanan olduğuna dair yorumlar yapılmasına yol açsa da henüz bu konuda kesin hüküm verebilecek durumda olmadığımızın altını çizmek gerekir. Zira Suriye Savaşı Rusya’ya bazı kazançlar getirdiyse de, bazı olumsuz etkileri de oldu ve hâlen Moskova için ciddi risklerin söz konusu olduğu görülüyor.
Önce Rusya’nın bu savaşta elde ettiği kazançların neler olduğuna bakalım.
Öncelikle Suriye İç Savaşı, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ciddi bir zayıflık ve NATO karşısında gerileme dönemi yaşadıktan sonra Putin ile birlikte toparlanan Rusya’ya yeniden Orta Doğu’ya güçlü bir şekilde geri dönme fırsatı vermiş oldu. Moskova’nın Suriye konusundaki kararlılığını gören bölge ülkeleri Orta Doğu siyasetlerini şekillendirirken artık Rusya’yı daha fazla dikkate almaları gerektiğini gördüler. Hatta Türkiye gibi bir NATO üyesi bile, Suriye sorununa çözüm konusunda Washington yerine Moskova ile daha ciddi adımlar atılabileceğini tecrübe etmiş oldu.
İkinci olarak Suriye Savaşı, dünyanın en büyük silah ihracatçılarından biri olan Rusya’nın Suriye’de sergilediği silah üstünlüğü bu alandaki ihracatını artırmasına katkı sağlamış oldu.
Üçüncü olarak, Suriye’de ABD ve diğer Batılı ülkeler karşısında sergilediği aktif tavır hem Rusya’nın hem de Putin’in dünya kamuoyunda prestijinin ciddi şekilde artmasını sağladı.
Rusya ve Putin açısından bu faydaları sağlayan Suriye Savaşı bazı maliyetler ve riskler de üretmiştir.
Her şeyden önce bu savaş, zaten petrol fiyatları ve Ukrayna Savaşı nedeniyle ciddi sorunlar yaşayan Rusya ekonomisi açısından önemli maliyetler getirmiştir. Gerek Rus ordusunun savaş sırasındaki harcama ve kayıpları gerekse Suriye rejiminin askerî ve ekonomik açıdan desteklenmesi bu maliyetleri artırmıştır.
İkinci olarak, ABD destekli PYD/SDG’nin Suriye’nin en büyük petrol bölgelerini ele geçirmesi Şam yönetimi için olduğu kadar Moskova için de Washington’a verilen bir kayıp olarak görülmelidir. Zira bu petrol bölgelerinin Esad yönetiminin kontrolünde kalması Suriye’nin yeniden inşasında Moskova’nın yükünü azaltabilirdi.
Üçüncü olarak, Suriye Savaşı’nın henüz sona ermediği, küresel, bölgesel ve yerel aktörler arasında güç paylaşımının henüz yapılmadığı yönündeki yorumlar, Rusya dahil konuyla ilgili bütün aktörler açısından risklerin devam ettiğini gösteriyor. Bundan sonra, Bosna-Hersek’te olduğu gibi sorunun dondurulması da söz konusu olabilir, yeniden çatışmalara dönülmesi de.
Dördüncü olarak, Moskova’nın mesela Suriye Halkları Kongresi’ne PYD’nin katılımı konusunda Ankara’yı rahatsız edecek bir tutuma girmesi Astana ve Soçi süreçlerinin önemli bir aktörü olan Türkiye’nin desteğini kaybetmesine yol açabilir.
Putin, bugüne kadar Suriye konusunda Obama ve Trump’dan daha rasyonel bir politika izledi ve bunun karşılığını sahada aldı. Bu şekilde elde ettiği kazanımları kaybetmemek için ise Suriye’de asker bulundurmaya devam etmesi gerekiyor.




Powered by proGEDIA