Türk-Amerikan mücadelesinin Suriye cephesi

Prof. Dr. Kemal İnat | Görüş & Analiz | 17 Ocak 2018, Çarşamba


Türk-Amerikan mücadelesinin Suriye cephesi
ABD’nin Suriye’de Türkiye sınırında büyük bölümü YPG/PKK militanlarından oluşacak 30 bin kişilik bir ordu kurma niyetinin ortaya çıkmasının ardından Suriye üzerinden Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğine yönelik tartışmalar arttı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrin ve sonrasında Menbiç’e yönelik operasyonların artık zamanının geldiğine dair açıklamaları ve YPG’yi destekleyen ABD’yi hedef alan açık ve sert sözleri ise bu konudaki tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.
Herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın net açıklamalarından, Türkiye’nin her türlü sonuçlarını göze alarak YPG/PKK’nın kontrolündeki bölgelere operasyon yapacağı sonucunu çıkardı. Bu durumda Washington’un nasıl tepki vereceği merak ediliyor.
Ülkesinde askerî üsler bulundurduğu NATO müttefiki Türkiye, YPG/PKK’ya Suriye topraklarında saldırdığında ABD ne yapacak?
***
ABD Suriye’de ne yapmak istiyor?
ABD’nin Orta Doğu politikasını yönlendiren irade Suriye’de kalıcı olarak var olmak istiyor. Arap İsyanları öncesi dönemde nüfuz edemediği Suriye’ye DEAŞ ile mücadele etmeyi bahane ederek girdikten sonra artık bu ülkede kazandığı mevziden vazgeçmek istemiyor.
Suriye’yi Rusya, İran ve Türkiye’ye bırakmak istemiyor Washington.
İsrail lobisinin ABD’nin Orta Doğu politikasının şekillenmesindeki etkisi düşünüldüğünde Washington’un istese de Suriye’den çekilip çekilemeyeceği de kuşkuludur. Lübnan’daki İran nüfuzu yüzünden Hizbullah gibi bir güçle karşı karşıya kalan İsrail, Suriye’de de Hizbullah benzeri bir yapının kurulmasını istemiyor.
Ayrıca Amerikan yönetimi Orta Doğu siyasetinde artık devlet dışı aktörlerle ve hatta YPG/PKK gibi terörist örgütlerle iş birliği yaparak, İran ve Türkiye gibi “canını sıkan” ya da “yörüngede sabit kalmak istemeyen” devletleri sıkıştırmayı esas alan bir politikaya yönelmiş görünüyor.
Ana gövdesini YPG/PKK teröristlerinin oluşturacağı 30 bin kişilik bir ordu kurma planının başka bir izahı da olamaz zaten.
***
Türkiye ne yapıyor?
Türkiye, Amerikan yönetiminin teröristlerden ordu kurma planına açık ve net bir şekilde karşı çıkarken gerektiğinde askerî eylemlerle bu planı engelleyeceğinin işaretlerini veriyor.
PKK’nın Irak sınırını geçerek Türkiye’deki sınır karakollarında ve şehirlerde yaptığı katliamlar, sınırın ötesinden gerçekleştirdiği havan saldırıları düşünüldüğünde, Türkiye’nin sınırının ötesinde örgütlenmiş olan terörist unsurlara izin vermesinin imkânsız olduğu görülür. Bu terörist yapıların “müttefik” ülkeler tarafından desteklenmesi ve hatta teçhiz edilmesi ise hem Ankara’daki yönetim kadrolarında hem de halkta büyük bir hayal kırıklığı ve öfkeye yol açıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrin, Menbiç ve Fırat’ın doğusuna yönelik açıklamalarını bu çerçevede okumak gerekiyor.
Kendisi terörist saldırılara maruz kaldığında bütün dünyayı ayağa kaldırıp “ya bizimlesiniz ya da teröristlerle” deyip herkesin desteğini isteyen ABD’nin şimdi açık bir şekilde teröristlerle saf tutmasına karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça soruyor: Neden teröristlerle berabersiniz?
Sonuçta El-Kaide, Taliban ya da DEAŞ’ın ABD’ye verdiği zarar PKK ve türevlerinin Türkiye’ye verdiği zararla mukayese bile edilemeyecek kadar azdır.
Türkiye, teröristlere karşı mücadele etmenin haklılığıyla, kendisini ABD ile karşı karşıya getireceğini de göze alarak YPG/PKK’ya karşı her türlü tedbiri almaya kararlı görünüyor.
***
Rusya ve İran ne yapacak?
Türkiye, PKK/YPG konusunda bu şekilde ABD ile karşı karşıya gelirken Rusya ve İran’ın nasıl bir tavır içerisinde olacağı önem kazanıyor.
Her iki ülkenin de PKK ve türevlerine karşı mücadelede Türkiye ile dayanışma göstermesi hem ABD’nin teröristlerle iş birliğini temel alan yeni Orta Doğu siyasetinin çökertilmesinde hem de Ankara, Moskova ve Tahran arasındaki iş birliğinin geliştirilmesinde önemli bir kazanım olacaktır. Aslında Amerikan yönetiminin PKK ve onun Irak, İran ve Suriye’deki uzantılarını hem İran’a hem de Rusya’nın müttefiki Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı kullanıyor olması bu iş birliğini her üç ülke açısından da gerekli kılıyor.
Ancak bugüne kadarki tecrübeler, PKK konusunda kendilerini Türkiye kadar tehdit altında hissetmeyen Rusya ve İran’ın Türkiye ile böyle bir dayanışma içerisine girmesinin zor olduğunu gösteriyor.
En zor tercih ise Suriye Kürtlerini bekliyor.
Kendilerine bağımsızlık vadeden ABD’ye güvenip bu ülkenin Türkiye’ye karşı kirli savaşının maşası olan PKK/YPG saflarında mı yer alacaklar, yoksa bu oyunu görüp bu örgüte ve arkasındaki güçlere karşı mı çıkacaklar?




Powered by proGEDIA