Kanada İzlenimleri – Doç. Dr. Atilla ARKAN

Doç. Dr. Atilla Arkan | Görüş & Analiz | 07 Şubat 2013, Perşembe


Kanada İzlenimleri – Doç. Dr. Atilla ARKAN

7 Şubat

Kanada her ne kadar 10 000 yıl boyunca ilk milletler olarak anılan yerlilerin vatanı olmuşsa da bugün gözlemlediğimiz hali büyük ölçüde Batı geleneğinin bir devamı.

Bu arada Yerlilerin kültürü, anlayışları, dünya görüşleri ve alışkanlıkları şüphesiz çok farklı. Ama benim şu an itibariyle doğrudan bir gözlemim yok. İlk milletler ayrı belli bölgelerde veya bir şehrin belli bir bölgesinde yaşıyorlar.

Yalnız şu kadarını söylemek lazım bu coğrafyada yerlilerin bariz görünen bir etkisi yok. Sanayileşmiş Batı onları da yutmuş. Çocukluğumuzda seyrettiğimiz filmlerde gördüğümüz gibi yenilmişler. Yaygın sömürge faaliyetlerinin konusu olmuşlar. Bugün sayıları ve nüfus içindeki oranları da sürekli azalıyor.

Tayyip Erdoğan olsaydı en az yedi çocuk ve 2071 hedefi koyardı. Ama ne yaparsınız anladığım kadarıyla güçlü bir liderden de yoksunlar.

Yerlilerin temel değerleri tabiatın parçası olmak, şeref ve onur, paylaşım ve dairesel zaman anlayışına sahiplermiş…

Bugünlerde ilk milletler sürekli protesto yapıyorlar. Bugün Kanada başbakanıyla biriken sorunları hakkında müzakereler yapacaklardı. Mazlum oldukları kesin…

Herkesin bir öteki veya ezilenler sorunu var. Doğamızda var her halde…

İnsanoğlu olarak daha ötekinin olmadığı bir toprak parçası üretemedik…

Belki de dünya değirmeni böyle dönüyor… Gözlerimizin yan tarafları kapalı ve gözümüzün önünde bir havuç veya bir şeker parçası olmalı…

Böylece dünya değirmeninin taşı dönsün…

Yoksa zaten sonunda uyuyacaksak bu kadar telaşa ne gerek deriz…

Böyle dediğimiz de Felekler ne der onu da bilmiyorum…

Bizi fesat çıkarmakla da suçlayabilirler…

Neyse Adalet en kadim mesele ve olmaya da devam edecek gibi…

Kanada hiç şüphesiz Kuzey Amerika olarak adlandırılan genel tarihsel, kültürel, siyasal ve sosyal gerçekliğin bir parçasıdır. Kuzey Amerika ne demek? Aslında ABD ve Kanada´dan oluşuyor. Amerika kıtasının kuzey kısmı…

Kuzey Amerikaya batılıların sömürge hedefli gelmesi ise 16 ve 17 yy buluyor.

Hani şu eğitim sistemimizde öğrendiğimiz Yeni keşifler başlığı altında Kolomb’un ve Ameriko Vespucinin denizaşırı yolculukları…

Aklıma gelmişken söyleyeyim.

Osmanlı Batıyla rekabet edebilir miydi?

Buraları gördükten sonra edemezdi, diyorsunuz.

Batı korkunç bir zenginlik ve güç transfer etmiş Avrupa’ya…

Çok geniş verimli topraklar, yer altı zenginlikleri ve madenler…

16 yy. dan sonra ek bir güç ve zenginlik olarak Batıya akıyor. Köle ticareti üzerinden Afrika’dan aktarılan insan kaynağını hiç saymayalım bile…

Sanayileşme süreci ise daha önce başlamış…

Osmanlının farklı bir zihniyete ve kültüre dönüşmesi gerekiyordu.

Kadimi korumaya kodlanmış bir kültürün yeni ufuklara açılması…

Dünyanın merkezinde, Orta Dünyada yaşadığını düşünen bir milletin farklı bir coğrafyaya açılması…

Manavlıktan tekrar muhacirliğe dönüş…

Efendilikten avareliğe dönüş…

Ancak yokluğu ve acıyı yaşadıktan sonra belki…

Uzun sure dünyayı yönetmiş bir devletten o iştah ve enerjinin çıkması o kadar da kolay değil…

Ama yine kaderin bir cilvesi bugün Amerika’nın %40 tan fazlası Avrupa kökenli olmayan uluslar…

Bugün ise Amerika, Kanada ayrı siyasal varlık…

Bu iki ülkeyi sadece Avrupa’nın devamı olarak görmek yanlış…

Kanada var olmak için göç almaya mahkûm bir ülke…

Kanada tam bir kervansaray…

Kanada umutla gelip umutlarının bir kısmına ulaştığında çocukluk ve gençlik hayallerinin seni geri çağırıp terk ettiğin ülke…

Kanada yaşlandığında, aslında biraz yorulduğunu biraz da sıkıldığını biraz da o kadar yaşamana rağmen kökleşememenin verdiği acıyı hissedip terk ettiğin ülke…

Erzurum’a benzetiyorum. Hem göç alıyor hem de göç veriyor. Erzurumlular belli bir zamandan sonra Türkiye’nin sıcak bölgelerine göç ediyorlar…

Veya kışın ülkenin bir yerinde yazın Erzurum’da kalıyorlar…

Soğukta yaşamak zor…

Bir sürü hazırlık yapmak gerekiyor…

İlk milletler gibi cömert ve diğergam uluslar yok ki yaşama daha çabuk intibak edelim…

Bize nasıl intibak edeceğimizi öğretsinler…

Kışa soğuğa hazırlanmaktan felsefe yapmaya zaman kalmıyor. Avarelik felsefenin yol arkadaşıymış burada coğrafyanın zor şartları ona izin vermiyor. Neyse teknolojik aklımız bunun çoğunu halletmiş…

16 yy. dan sonra Kuzey Amerika’ya Avrupa’nın her yerinden insan gelmiş. Kanada’nın nüfusunda ve Montreal’de de bunu gözlemliyorsunuz. Türkler hariç. Türklerin gelişi son 30 yıl.

Kanada´ya ilk gelenler ise Fransızlar… Entelektüel miras, Üniversite, Mimari ve şehircilik büyük ölçüde Fransız ve İngiliz geleneği…

Yalnız şöyle bir fark var. Coğrafya daha geniş olduğu için yollar ve sosyal donatılar daha geniş ve ferah…

Avrupa tecrübesi olduğu için şehircilik daha gelişmiş. Aynı hatalar yapılmamış…

Tecrübe attan düşmeyle oluşur ya…

Tecrübe kaybettiklerin karşısında avunduğun tutamak…

Tabii her milletin yaşadığı bölgeye onların kültürü bir damgasını vuruyor. İtalyan komşunuz varsa çamaşır ipine asılan çamaşırları görebilirsiniz…

Bir de Kanadalılar toprağın kendisine değdiği insanlar olduğu için mütevazi, paylaşıma açıklar. Tarım kültürünün etkisi daha yaygın.

Toprakları işlemek için gelmişler… Yakın zamana kadar ticaretin ekonomideki büyüklüğü % 5 civarında…

Fransa’daki Fransızlar Kanada Fransızcasını köylü buluyorlar… Kaba, işlenmemiş, şehrin inceliği –iyisiyle kötüsüyle- kendisine nüfuz etmemiş bir dil…

Frankafon Kanadalıların işi zor…

Hem Fransız dili milliyetçiliği yapacaksın hem de konuştuğun dil köylü Fransızcası diye anılacak…

Felekler niye bu kadar çok ironi yapar ki…

Hepsi aynı yönde dönmediğinden etki boşluklarında böyle ironiler çıkıyor belki de…

Çekim ve patlamalar fiziklerinin dilini daha kullanmıyoruz. Ama rahat kullanılabilir… Başka zamanlara.Bu arada Wikipedia’dan aldığım şu şema bir çok şeyi anlatıyor…

2001 yılı itibariyle Kanada Demografisi

2001 Kanada nüfus sayımında cevap verenler etnik kökenlerini şu şekilde ifade etmişlerdir:

Kanadalı (%40,1)İngiliz (%29,17)Fransız (%23,2)İskoç (%14,03)İrlandalı (%12,90)Alman (%9,25)İtalyan (%4,29)Çinli (%3,69)Ukraynalı (%3,61)Kızılderili (%3,38)Hollandalı (%3,12)Leh (%2,76)Hintli (%2,41)Afrikalı (%2,23)Norveçli (%1,23)Portekizli (%1,21)Gallerli (%1,18)Yahudi (%1,18)Rus (%1,14)Filipinli (%1,11)Métis (%1,04)İsveçli (%0,95)Macar – 267,255Amerikan – 250,005Yunan – 215,105İspanyol – 213,105Jamaikalı – 211,720Danimarkalı – 170,780Shapsugh -162,400 (Çerkezlerin bir kolu, Ama ben bir tane daha görmedim)Vietnamlı – 151,410Japon – 85,230

Toplam beyaz olmayan (“görünür azınlık”) nüfusu Kanada nüfusunun %13′ünü oluşturur.

Bu şema nelere işaret ediyor?

Kuzey Amerika Kanada büyük ölçüde Avrupa kültürünün bir devamı…Zaman belirleyicisini de eklediğimizde şema sürekli değişiyor.

Siyasal yapıda bunun karşılığı oluyor.

Buna rağmen örgütlü ve donanımlı olanlar daha etkili oluyor. Yahudiler yaklaşık %2 ama etkileri çok daha fazla…

Kanada 7 yıl süren Fransız İngiliz savaşlarından sonra kendisini çok dilli, çok dinli ve çok kültürlü bir devlet olarak tanımlamış…

Teslim şartının unsurlarından birisi Fransızlığı ve Katolikliği koruyabilmekmiş anladığım…

Bugün ise dünyanın her yerinden insan geliyor…

Montreal metrosunda en az 5-6 dili aynı anda duyabilirsiniz. Bu istisna da değildir. Çince, Korece, Farsça, Arapça, Urduca, Filipince ve diğerleri…

Bu şema yorumlanmaya muhtaç sizler de yorumlarsanız memnun olurum…

Şimdilik bu kadar…

Doç. Dr. Atilla ARKAN

Sakarya Üniversitesi





Powered by proGEDIA