Vicdan Muhasebesine Davet

Arş. Gör. Rumeysa Eldoğan | Görüş & Analiz | 14 Mart 2013, Perşembe


Ortadoğu gibi, basın ve medya kuruluşlarından her gün “ölüm, yaralanma, çatışma” haberleri almaya “alışkın” olduğumuz bir coğrafyadan söz ederken etki bırakmanın ve harekete geçirmenin yolu bugün, rakam ve istatistiklerin gücünü “kullanmaktan” geçmektedir(!) Özellikle içinde yaşadığımız bilgi çağının bir getirisi olarak hızına yetişemediğimiz ve sürekli “çarpıcı ve flaş gelişmeler” olarak sunulan “haber bombardımanına” tutulan birey ve toplumda, her “gündeme damgasını vuran” yeni haberin bir öncekini bastırması/sindirmesi ile duyarlılık “ani değişimlere” bağlı olmakta bu durum da sorumluluk duygusunun zeminini “kayganlaştırmaktadır”. En genel örneğini on yılı aşkın bir süredir “her gün” insanların öldürüldüğü, yaralandığı Irak’taki gelişmelerin “alışılmış” olması sebebiyle “rant”ın gölgesinde kalarak kısa ve basit ifadelerle geçilmesinde görebileceğimiz bu durum bugün, sırasıyla Mısır ve Suriye’deki gelişmelere bağlı olarak gündemi belirleyen başlıca haberler ekseninde dikkat ve ilgimizin yoğun trafiği ile kendini göstermektedir.

Geçtiğimiz on beş gün içerisinde önce 14 Ağustos 2013 Çarşamba günü Mısır’da Rabiatül Adeviyye ve Nahda meydanlarında toplanan darbe karşıtı ve demokrasi yanlısı silahsız halk kendi ordusu tarafından katledilmiş, 21 Ağustos 2013 Çarşamba günü de Suriye halkı –BM’nin Esed tarafından yapıldığını büyük ölçüde ispat ettiği- “kimyasal katliama” uğramıştır. Her iki haber de “yüzlerce, binlerce ölü ve yaralı” ifadeleri ve büyük devletlerin çıkarlarına göre ördüğü “kınama” cümleleri ile gündemde “tüketilmiştir”.

Sakarya Üniversitesi, tarihine, kültürüne, maddi ve manevi değerlerine sahip çıkan ve bu değerleri güçlendirmeyi ülkü edinen “sorumluluk sahibi” nesiller yetiştirmeyi temel misyonlarından edinmiş bir üniversite olarak en son Suriye’de ve ondan önce Mısır’da yapılan ve her vicdan sahibi bireyin içini sızlatan katliamları, rakamlarınbüyüklüğünden yola çıkarak değil “insan” olan her kişinin büyük bir değere sahip olduğunun altını çizerek ölen her bir birey için ayrı ayrı “kınamaktadır”. Ayrıca bilim adamının vazifesinin gündelik tüketime hazır bilgiler üretmekten ziyade geniş bir perspektifte; alana, alandaki değişken ve dinamiklere hâkim bir temelde bilgi üretmek, tartışmak ve yeni ufuklar ile çözüm önerileri sunmak olduğunun farkındalığı ile, aydınlarımızı gerek gündem gerek gündemin dışında olan Ortadoğu coğrafyasındaki kanayan her bir yaraya sahip çıkarak çalışmalarına dört elle sarılmaya davet ediyoruz.







Powered by proGEDIA