Blok çabası muhalefeti çıkmaza sürüklüyor



Blok çabası muhalefeti çıkmaza sürüklüyor
“Konya ve Tokat’ta silahlı eğitim kampı olduğunu duyuyoruz”, “KHK ile ülke iç savaşa çekiliyor”, “Diyanet’ten 9 yaşında evliliğe onay.”
Bu iddialar, son bir hafta içinde muhalefet partilerinin liderleri ya da önemli aktörleri tarafından dile getirildi. Muhalefet olarak en önemli gündem maddeleri de bu açıklamalar etrafında şekillendi.
Bu açıklamalardan biri “duyum”, “diğeri manipülasyon” ve bir diğeri de “yalan haber”e dayanıyor.
Konumuz bu açıklamaların içeriğinden daha çok, niçin böyle bir muhalefet tekniğine başvurulduğu ile ilgili.
***
AK Parti ve Erdoğan karşıtı muhalefet bir türlü çıkış yapamıyor. Sahici, toplumsal karşılığı olan siyaset üretemiyor.
Anlık tepki veriyor. Altı doldurulmamış, üzerinde çalışılmamış, tutarlılığı gözden geçirilmemiş söylemlerle günü kurtarmaya dönük negatif siyasete devam ediyor.
Uzun dönemli, halkın ve ülkenin geleceğine olumlu katkısı olabilecek konularda siyaset ve proje geliştirmiyor. İşin kolayına kaçıyor.
Odaklandıkları tek konu, AK Parti ve Erdoğan’ın desteğinin az da olsa nasıl azaltılabileceği üzerine.
***
Muhalefet grupları ve yapıları, 16 Nisan sonrasında, ilk yanlışı yüzde 48’lik “hayır” oyları üzerinden bloklaşma siyasetini devreye sokarak yaptı.
Burada bir ayrışmaya gitmedi. Muhalefet stratejisi olarak, AK Parti ve Erdoğan karşıtı üretilen her siyaseti ve siyasal söylemi ortaklaşa sahiplendiler.
Kimden geldiğine bakmadılar. Kimin işine yaradığına dikkat etmediler.
Yarıştıkları tek konu, AK Parti ve Erdoğan’a kimin daha sert muhalefet edebileceğiydi.
Bu tip bir muhalefet stratejisinin toplumsal karşılığının ne olduğuna geçmeden önce “hayır” tarafında yer alanları genel hatları ile tekrar bir sıralayalım.
Yüzde 48’lik “hayır” cephesinde, CHP, HDP, MHP’nin daha seküler ve ulusalcı tabanı, Vatan Partisi, Saadet Partisi’nin üst yönetimi, Büyük Birlik Partisi’nin bir kanadı, Meral Akşener’in ekibi gibi siyasal yapı ve gruplar vardı.
***
AK Parti ve Erdoğan karşıtı çevreler, bu yüzde 48’in içindeki toplumsal katmanların çok farklı siyasal tutumlara ve dünya görüşüne sahip olduğunu görmezden geldiler.
Bu çevrelerin iktidar ve AK Parti karşıtlığında bir araya geleceğini düşünen Meral Akşener parti kurdu. Bu çevreler, Akşener’in partisinin AK Parti’nin oylarını düşüreceğini zannettiler. Akşener’in partisini köpürtmeye çalıştılar.
Akşener’in İyi Parti’sinin AK Parti’nin değil de CHP tabanında kısmi karşılık bulduğunu görünce kendi cephelerinin küçüldüğünü gördüler. Böyle olunca Akşener’i öne çıkarmayı bıraktılar.
Akşener gerekli çıkışı yapamayınca da, yazının başında bazılarını sıraladığım şekilde bir muhalefet diline sarılmayı tercih etti. Değilse, gündeme gelemeyeceğinin farkında.
Muhalefet en son, Abdullah Gül’ün sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamaların ardından yaşanan tartışmalara bel bağlamış durumda. Buradan da bir şey çıkmayacağını biliyorlar aslında.
Muhalefet, AK Parti ve Erdoğan’ın toplumsal karşılığının azalmadığını görüyor. Giderek AK Parti’nin toparlandığına şahit oluyor.
“Hayır bileşeni” olarak adlandırdıkları kesimlerden de bir blok siyasetinin çıkmayacağını, hatta bu çabanın AK Parti’ye yaradığını da görüyorlar.
***
Gelinen noktada, blok siyasetine yapılan yatırımın CHP başta olmak üzere muhalefete zarar verdiği ortaya çıktı. Çünkü CHP ile parlamento dışı küçük partiler arasında fark nitelik olarak giderek azalıyor. Benzer söylemi kullanıyorlar. İktidara aynı kelimelerle yükleniyorlar. Etkileri de yine aynı.
Sonuç olarak AK Parti karşıtı muhalefet, yüzde 48’i hedeflerken içi boş bir siyaset dili ile, ne yapacaklarını bilemez hâlde 2019’a doğru sadece sürükleniyor.




Powered by proGEDIA