Mısır-Suriye Kanayan Yara

Arş. Gör. F. Zehra Toçoğlu | Görüş & Analiz | 29 Ağustos 2013, Perşembe


‘Mazlumlar canını kaybeder, zulmü işleyenler insanlığını’

Coğrafya kader demişti İbn-i Haldun.

Bu coğrafyaya da hep acının ve kederin merkezi olarak bakıldı.

Baştan kabul edişimizdendi belki bugün izlediklerimiz…

Ama unuttuk ki payımıza düşecekti onların acılarının hesabı da…

Pusulamız hep batıyı işaret etti ,her kaosta hedef gösterdik ve sonra kınaması için çağrıda bulunduk kulakları dün Bosna da olduğu gibi bugün de Ortadoğu’ya sağır olan batıya.

Hiç dönüp bakmadık kendi içimize…

Hiç üretmedik kendi çaremizi ve çaresizliğimizi izlemek kaldı yanımıza…

Şimdi süslü laflar ile Sisi’yi, Esed’i kınarız

Kınarız da ne olur huzurlu uyuruz.

Elimizden gelenlerin bu kadar olması hep canımızı sıktı canımızın sıkkınlığı belki de köşeye sıkışmışlığımızdandı.

Mısırda 3 Temmuz günü başlayan olayların geldiği son noktada korkunç katliamlardan bahsetmekteyiz şimdi.

Özgür iradeye karşı yapılan darbe ile başa gelen askeri vesayet, şiddetten uzak barışçıl eylemlerle, kendilerinden, haklı duruşlarından haberdar etmek isteyen sivil insanlara yönelik güç kullanmaya başlamasıyla acımasız katliamların sonuçları çıktı ortaya. Diğer taraftan da Suriye de gelinen son noktada kimyasal silah kullanarak yüzlerce masum insanın ölümüne tanıklık ettik. Evet utanıyoruz. Masum sivillerin kadınların öldürülmesine şahit olmaktan utanıyoruz..







Powered by proGEDIA