FETÖ darbe davalarında son durum

Yrd. Doç. Dr. Nebi Miş | Görüş & Analiz | 07 Ekim 2017, Cumartesi


FETÖ darbe davalarında son durum
FETÖ fiilî darbe davalarının en önemlilerinden biri bu hafta içinde sonuçlandı. “Cumhurbaşkanına suikast girişimi” davası olarak bilinen, 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı öldürmekle görevli timin yargılandığı Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, 43’ü tutuklu 46 sanıklı davada, 34 sanık 4’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
15 Temmuz fiilî darbe davalarında daha önceden 11 farklı dosyanın ilk derece mahkeme süreci sonuçlandırılmıştı. Bunların içerisinden Erzurum’da görülen 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin davanın Yargıtay süreci de tamamlanmıştı.
Belirtmekte fayda var. FETÖ ile ilgili fiilî darbe girişimi dışındakiler bu sayıya dâhil değil.
Cumhurbaşkanına suikast girişimi davası, “Akıncı Üssü”, “Genelkurmay çatı” ve “İstanbul ana darbe davası” gibi ana yargılamalardan biri olması sebebiyle önemliydi. Daha önceki sonuçlananlar nispeten daha küçük çaplı ve yerel davalardı.
FETÖ’cüler savunmalarında profesyonel bir şekilde yalan söyleyerek örgütsel bir strateji ile hareket etmelerinin bir işe yaramadığını, sonuçlanan her yeni davada bir kez daha görmüş oluyorlar.
Bugüne kadar sonuçlanan davalara bakıldığında, sanıklara verilen cezaların bir “torba yargılama” şeklinde yapılmadığı açıkça görülmekte. Ağırlaştırılmış müebbet hapsin yanında, tahliye edilen ya da daha düşük düzeyde ceza alan birçok sanık var. Pişmanlık duyan ve örgütsel stratejinin dışında itirafta bulunan sanıkların, bu konuda kendi lehlerine olan ceza indirimlerinden yararlandıkları da görülüyor.
FETÖ’cülerin savunma taktiklerinde uyguladıkları örgütsel stratejiye çıkan her yeni karar etki edecektir. Çok sınırlı da olsa bazı sanıklar çıkan kararları görünce örgütün dayattığı ifade biçiminden vazgeçebilirler.
Bugüne kadar FETÖ, örgütsel strateji çerçevesinde üyelerine çözülmemeleri için sürekli bir umut aşılayarak kurtulacaklarına dair bir beklenti oluşturdu.
Beklentinin bir yanı, içeriden ve dışarıdan müdahalelerle AK Parti iktidarının bir an önce sonlandırılacağı üzerineydi. Dışarıdaki örgüt üyelerinin sosyal medya mesajlarından bunu anlamak oldukça basit.
Örgüt üyelerine siyasi iklimin değişmesiyle, davaların da adli olarak değişeceği vaadinin verildiği ise yapılan savunmaların şeklinden anlaşılıyor.
Örgütün üst düzey yöneticileri ana davalarda yargılandığı için bu davalarda savunmalar mümkün olduğunca uzatılıyor. Çapraz sorgulamalara kadar, iddianamelerle ilgisi olmayan konular üzerinden saatlerce savunma yapılıyor. Siyasi iklim değişikliği beklentisi üzerinden davaların sonuçlanması engellenmeye çalışılıyor.
FETÖ’cüler hangi taktiği uygularsa uygulasın, fiilî darbe davalarının tümü 2018 yılı içerisinde bitirilmesi öngörülüyor.
Fiilî darbe davalarındaki son duruma bakıldığında, soruşturma dosyalarının yüzde 96’sının iddianamesinin hazırlanarak dava açıldığı görülüyor.
Tüm darbe ve diğer FETÖ soruşturmaları ile ilgili 18.796 dosyanın, 4.895’inin davası kovuşturma aşamasına geçmiştir.
Bunların içerisinde fiilî darbe kovuşturmasındaki dava sayısı 319 civarındadır. Soruşturma ve kovuşturma süreçleri devam ettiğinden kuşkusuz bu sayılar günden güne değişiklik gösterebilir.
Yine FETÖ ile ilgili darbe ve diğer davaların hızlı sonuçlanması için ağustos ayı içinde HSYK, İstanbul’da 6, İzmir ve Ankara’da birer olmak üzere toplam 8 yeni mahkemenin kurulmasına karar vermiş ve ilgili yargıçları atamıştı. Bu mahkemelerin de davalara bakmaya başlamasıyla birlikte süreç daha da hızlanacaktır.
15 Temmuz’dan yargılamaların mahkeme aşamasına kadar geçen sürede delillerin toplanması ve iddianamelerin hazırlanması doğal olarak daha uzun bir süreci gerektiriyor.
Bundan sonraki dönemde, Akıncı Üssü ve diğer birkaç davanın dışında diğerleri hızlı bir şekilde sonlanacaktır. Akıncı Üssü davasında bilinçli olarak FETÖ üst yapılanmasının uzun savunma taktiğini alt düzey örgüt üyeleri sürdüremeyecektir.




Powered by proGEDIA