Müslüman Kardeşler İradesine Karşı Bölgesel ve Küresel İttifak



Geçtiğimiz haftanın çok konuşulan haberlerinden birisi Mısır’daki darbenin ardından Katar’a yerleşen üst düzey Müslüman Kardeşler üyelerinin bu ülkeden çıkarılmaları kararı idi. Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin baskısı sonucunda böyle bir karar almak durumunda kalan Katar yönetiminin İhvan’a olan desteğini keseceğini düşünmek yanıltıcı olacaktır. Nitekim Katar uzunca bir süredir Mısır’daki Müslüman Kardeşler hareketine dışarıdan desteğin en yoğun geldiği ülkedir. Müslüman Kardeşlerin temsil ettiği “aşırıcı olmayan ve şiddetten uzak” ideolojik eğilimi destekleyen Katar yönetimi bu anlamda Müslüman Kardeşleri kendisine yakın görmektedir.

Öte yandan Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başını çektiği İhvan karşıtı ülkeler bloğu ise Müslüman Kardeşlerin bölge siyasetinde güç kaybetmesi için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerdir. Bu anlamda bu ülkeler için hayati öneme sahip Mısır’da Müslüman Kardeşler tam anlamıyla siyasetin dışına itilmiştir. Öyle ki askeri darbe ile Muhammed Mursi’yi görevinden uzaklaştıran Abdül Fettah El-Sisi’nin İhvan’a yönelik baskısı daha önce Cemal Abdül Nasır veya Enver Sedat dönemlerinden çok daha ağır bir biçimde gerçekleşmektedir. Rejim her ne kadar hukuksuz uygulamalarla Müslüman Kardeşlerin liderlik kadrosunu çökertmeye çalışsa da sosyal anlamda İhvan’ın varlığı devam etmektedir.

Bölgede Müslüman Kardeşlere karşı bir cepheleşmenin diğer örneği de Temmuz-Ağustos aylarında İsrail’in Gazze’ye saldırıları sırasında görülmüştür. Müslüman Kardeşlerin Filistin kanadı olarak kurulan ve halen İhvan’la aynı çizgide devam eden Hamas hareketinin iktidarda olduğu Gazze’ye Mısır ve Körfez ülkeleri destek olmayarak İsrail’in elini güçlendirmişlerdir. Mısır saldırılar sırasında Gazze’nin dışarıya açılan en önemli noktası olan Refah sınır kapısını uzun süre açmamış, Suudi Arabistan da İsrail saldırıları karşısında sessizliğini korumuştur. Bu yöntemle Kahire ve Riyad Gazzelilerin saldırılardan ateşkese yanaşmıyor imajı verilmeye çalışılan Hamas’ı sorumlu tutmasını hedeflemiştir. Ancak halkının büyük desteğini alan Hamas İsrail’e boyun eğmeyerek ayakta kalmayı başarmıştır.

Son olarak Müslüman Kardeşlerle tamamen aynı görüşlere sahip olmasa da bölgesel politikalarda benzer önceliklere sahip bir yönetimin mevcudiyetini sürdürdüğü Türkiye’ye yönelik özellikle Batılı medya organlarında bir algı operasyonu yürütüldüğü gözlemlenmektedir. Bölgesel dönüşümün gerekliliği, küresel siyasetteki hedefleri ve dış aktörlerin bölge siyasetindeki etkilerinin azalması gibi konularda ortaya koydukları irade bakımından Müslüman Kardeşlere yakın bir pozisyon içerisine olan Ankara’ya karşı özellikle son günlerde yoğunlaşan bir karalama kampanyası göze çarpmaktadır. New York Times, Washington Post, Newsweek gibi yayınlarda çıkan haberlerde Ankara’nın aşırıcı terör örgütlerine destek olduğu imajı verilmeye çalışılırken, yapılan bazı açıklamalarda Türkiye’nin artık ABD’nin müttefiği olmadığı imaları hissedilir hale gelmiştir.

Tam da bu günlerde Katar’dan çıkmak zorunda kalan üst düzey Müslüman Kardeşler üyelerinin bazılarının Türkiye tarafından davet edilmesi başta Suudi Arabistan ve Mısır yönetimleri olmak üzere birçok bölgesel ve küresel aktörün tepkisini daha da çekecektir. Ankara bu yönde gelebilecek olası baskılara ve algı kampanyalarına hazırlıklı olmalıdır. Nitekim Mısır bu kişilerin yakalanması için Interpol’e başvurarak süreci başlatmıştır.

Müslüman Kardeşlere yönelik bölgesel operasyonun yanında küresel anlamda da baskılar sürmektedir. İhvan’ın aktivitelerini yasaklama kararı alan İngiltere, ülkede yaşayan Müslüman Kardeşler üyelerinin faaliyetlerini de gözlem altında tutacağını açıklamıştır. Resmi olmasa da diğer bazı Avrupa ülkeleri de bu yönde bir politika izleyerek Müslüman Kardeşlerin faaliyet alanının daraltılmasına katkıda bulunmaktadır.

Sonuç olarak Arap dünyasının en kalabalık ve en önemli ülkelerinden olan Mısır’da devrimin ardından iktidara gelen Müslüman Kardeşler, özellikle Batılı ülkelerin ve kimi bölgesel aktörlerin Ortadoğu’daki çıkarları için doğrudan bir tehdit oluşturmuştur. Bu yüzden üstü kapalı bir biçimde oluşturulan bir ittifakla “Müslüman Kardeşler hareketinin temsil ettiği iradenin” bölge siyasetinde etkin olması engellenmiştir. Bu açıdan bakıldığında Mısır’daki darbe sadece Mısır iç siyasetini etkilemeye yönelik değil, bölgesel politikalardaki kimi gelişmeleri dizginleme amacına hizmet eden bir olgu olarak görülmelidir.

Bu yazı ilk olarak misirbulteni.com'da yayınlanmıştır.







Powered by proGEDIA